Ana içeriğe atla

ACCİO

J.K. Rowling’den ‘Sırlar Odası’ hakkında her şey




Harry Potter evreninin en merak edilen ve en ürkütücü gizemi: Sırlar Odası. Muggle doğumluların korkulu rüyası. Hogwartsın en büyük dehşetinin yuvası. Peki nedir bu Sırlar Odası? İçinde Hangi sırları barındırıyor? Tüm bu soruların cevabını serinin yaratıcı J.K Rowling’in kaleminden okumaya hazır olun.

'Yeraltında bulunan Sırlar Odası, Salazar Slytherin tarafından diğer Hogwarts kurucusu üç arkadaşından habersiz yapılmıştır. Yüzyıllar boyunca Oda’nın mit olduğuna inanıldı fakat varlığına dair söylentilerin o kadar uzun süre devam etmesi, Slytherin’in bunun hakkında konuştuğunu ve birilerinin ona inandığı veya Oda’ya girmelerine izin verildiği düşüncesini ortaya koyuyor.

Şüphesiz ki dört kurucunun her biri izlerinin, dünyadaki en iyisi olmasını planladıkları cadılık ve büyücülük okulunda yer almasını istediler. Herkesin kendi binasını oluşturma konusunda anlaştılar, örneğin ortak salon ve yatakhanelerinin yerini seçebileceklerdi. Fakat Slytherin daha da ileriye gitti ve okulun içinde sadece kendisinin veya onun müsaade ettiklerinin girebileceği aktif, hususi bir gizli karargâh kurdu.


Oda’yı ilk oluşturduğunda, Slytherin’in aklında belki de sadece öğrencilerine diğer üç kurucunun onaylamayacağı büyüleri öğretmek için bir yer bulma fikri vardı (İlk kurulduğu yıllarda, Karanlık Sanatlar öğretiminde anlaşmazlıklar çıkmıştı). Ancak Oda’nın iç düzeninden, Slytherin’in odayı oluşturmayı bitirmeden önce çoktan kendisinin okul için önemiyle ilgili yüksek fikirleri oluştuğu açıktır. Diğer hiçbir kurucu arkalarında kendilerinin devasa boyutlarda heykelini bırakmadı ya da okulu kendi özel güçlerinin sembolleriyle kaplamadı (Çatalağız olan Slytherin’in güçlerinin göstergesi olarak Sırlar Odası’nın etrafına yılanlar oyulmuştu).





Kesin olan bir şey ise, diğer üç kurucu tarafından okuldan ayrılmaya zorlanmadan önce Slytherin’in artık Oda’nın sadece o veya onun soyundan gelenlerin kontrol edebileceği bir canavarın sığınağı olmasına karar verdiğidir. O canavar bir Basilisk‘ti. Dahası Oda’ya sadece bir Çatalağız girebilecekti. Slytherin, bunun üç kurucuyu ve diğer çalışanları oradan uzak tutacağını çok iyi biliyordu. Slytherin’nin soyundan gelenler ve onların bu bilgiyi paylaşmayı seçtiği kişiler Oda’nın varlığından haberdardı. Böylece söylentiler yüzyıllarca canlılığını sürdürdü. Oda’nın, Slytherin’in ölümü ve yirminci yüzyılda Tom Riddle‘ın odaya girişi arasındaki zaman diliminde birden fazla açıldığına dair kesin kanıt bulunmaktadır. İlk oluşturulduğu zamanlar Oda’ya, yerde döşeli gizli bir kapak ve bir dizi büyülü tünel yoluyla girilebiliyordu. Fakat Hogwarts‘ın boru tesisatçılığı on sekizinci yüzyılda daha özenle oluşturulduğunda (bu durum büyücülerin Muggleları örnek aldığı nadir şeylerden biriydi çünkü o zamana kadar bulundukları noktada tuvalet ihtiyaçlarını giderip kanıtı ortadan kaldırırlardı),tasarlanan bir banyonun mevkisine yapılmış olan Oda’nın girişi tehdit altına girmişti. O zamanlarda Slytherin’in soyundan gelen ve Tom Riddle’ın da atası olan Corvinus Gaunt adlı bir öğrencinin varlığı, bu sıradan kapağın nasıl gizlice korunduğunu ve böylece yeni model boru tesisatlarının onun üzerine yerleştirildikten sonra bile odaya hâlâ nasıl girebileceğini bilenleri ortaya koymaktadır.


Bir canavarın şatonun derinliklerinde yaşadığına dair dedikodular da yüzyıllarca canlılığını yitirmedi. İşte bu da o canavarı duyup onunla konuşabilenlerin her zaman ağzı sıkı olmamalarından kaynaklanıyordu: Gaunt Ailesi bu bilgiyle böbürlenmekten kendilerini alamadılar. Hiç kimse bu yaratığın tahta döşemelerin altından veya son dönemlerde borulardan geçtiğini duyamadığı için onlara pek inanan olmadı, ta ki Riddle canavarı şatoda serbest bırakmaya cüret edene kadar.

Pek çok tarihçinin yanı sıra art arda pek çok Hogwarts müdürü ve müdiresi yüzyıllar boyunca şatoyu etraflıca aradılar, her defasında da odanın bir mit olduğu sonucuna vardılar. Bulamamalarının altındaki sebep ise çok basitti: Hiçbiri Çatalağız değildi'.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karanlık Lord'un hayatı

Kim Olduğunu Bilirsin Sen hepimizin yüreğine korku salan büyük bir büyücüydü. Güç arayışı içinde insanlığını kaybeden bu büyücüden hepimiz nefret ettik. Gelin hep birlikte bir zamanlar çocuk olduğuna inanamadığımız Tom'un hayatına göz atalım. Karanlık büyücü, Lord Voldemort   1928 yılında Little Hangleton'da doğdu. Annesi Salazar Slytherin’nin soyundandır babası ise bir muggle. Babası karısını ve oğlunu terk edince, annesi oğluna muggle babasının adını verdi. Doğumdan kısa süre sonra hayatını kaybeden annesinin ardından Tom Marvolo Riddle bir yetimhanede tıpkı bir muggle gibi büyüdü. Tom Riddle eğitimine   Hogwarts Büyücülük ve Sihirbazlık Okulunda başladı ve Slytherin binasına seçildi. Ancak tatillerde, iğrendiği muggle yetimhanesine dönmek zorundaydı. Kendisini fakir ama çok zeki, yetim ama cesur, sınıf başkanı ve örnek bir öğrenci olarak tanımlardı. Ancak tüm bu güzel özelliklerine rağmen ondan diğer öğretmenleri kadar hoşlanmayan biri vardı: Biçim Değiştirme hocası Alb...

Canavarlar serisi- Anka Kuşu

Anka kuşu birçok mitolojide karşımıza çıkan sihirli bir yaratıktır. Bu kuşlar iyiliğin ve bilgeliğin sembolüdür. Kuşların efendisi olduğu söylenir. Anka kuşu görkemli bir görüntüye sahiptir. Uzun altın kuyruğu ve parlak kırmızı tüyleri vardır. Dağların doruklarında yuva kuran bu kuşlar Mısır, Hindistan ve Çin’de bulunur. Anka kuşu bedeni ölüme yaklaştı ğı zaman yuvasına çekilir ve ölüm zamanı geldiğinde alev alıp küllerinden yavru olarak yeniden doğar. Bu yüzden Anka kuşları neredeyse ölümsüzdür. Hiç kimseyi öldürdüğü duyulmayan bu kuş çok uysaldır ve şifalı bitkilerle beslenir. Sırga gibi Anka Kuşu da istediği zaman yok olabilir. Şarkısı büyülüdür: Temiz kalpli insanların kalbine cesaret, kötü kalplilerin ise korku verdiği söylenir. Ayrıca Anka kuşlarının gözyaşları şifalıdır.    Harry Potter serisinde ise bir Anka ile ilk kez Harry Potter ve Sırlar Odası kitabında karşılaştık. Profesör Dumbledore’un odasına giden Harry, Anka Fawkes’ın yanma ve küllerinden doğma ...

Harry Potter evrenindeki ejderha türleri

Harry Potter ve Ateş Kadehi kitabının kuşkusuz en heyecanlı ve ilgi çekici kısmı ejderha göreviydi. Karşımıza ilk kez çıkan bu büyülü yaratıklar bizi hem ürküttü hem de içimizde büyük bir merak uyandırdı. Seri boyunca birçok farklı türle karşılaştık. Gelin bu ejderhaları hep birlikte daha yakından tanıyalım.