Ana içeriğe atla

ACCİO

Azkaban'ın karanlık dalgalarından haber var







Harry Potter evreninin en korkutucu mekanı kuşkusuz Azkaban’dır. En azılı suçluların kapatıldığı bu hapishanenin adı bile büyücüleri korkudan titretmeye yeter. Peki Azkaban’ın tarihi nedir? Gelin hep birlikte öğrenelim.
Azkaban 15. Yüzyıldan beri var olan bir yer. Aslında hapishane olarak tasarlanmayan kalenin içinde bulunduğu ada hiçbir zaman hiçbir haritada görünmedi. Bu sebeple büyülü araçlarla ya da büyücülükle yaratıldığına inanılmıyor. Adanın üzerindeki kale başlangıçta bir büyücüye ev sahipliği yapıyordu. Kendisini Ekrizdis olarak adlandıran bu büyücünün milliyeti bilinmiyor. Çok güçlü ve bir o kadar da deli olan bu büyücü hakkında bilinen en önemli şey Karanlık Sanatların önemli bir uygulayıcısı olduğu. Hatta ölümünün ardından bile adasına yaklaşan denizci muggle’lara işkence ettiği biliniyor.  Sihir Bakanlığı’nın adayı keşfetmesinin ardından bir soruşturma başlandı. Bu soruşturmanın detayları asla paylaşılmadı ve soruşturmaya katılanlar orada olanlar hakkında konuşmayı reddetti. Ancak öğrenilen en korkutucu gerçek adanın ve kalenin Ruh Emiciler tarafından istila edilmiş olmasıydı.  Birçok otoriteye göre Azkaban tahrip edilmiş kötü bir yerdi. Diğerleri ise binayı istila eden Ruh Emiciler’in, evlerinden mahrum kalmaları durumunda neler olabileceğinden korkuyordu. Bu yaratıklar çok güçlüydü ve öldürülmeleri imkansızdı. Gelişmeye başladıkları evleri ellerinden alınırsa eğer intikam almaları işten bile değildi. Binanın duvarları sefalet ve acıyla doluydu ve Ruh Emiciler bu duygulara tutunuyor ve onlardan besleniyordu. Kara büyü ve çevresinde inşa edilmiş binaları araştıran uzmanlar; Azkaban’ın herhangi bir tahribatta intikamını alacağını iddia ediyordu. Bu sebeplerle Azkaban Kalesi uzun bir süre terk edilmiş bir halde, Ruh Emiciler’in beslendiği bir yer olarak kaldı.  Uluslar arası Gizlilik Statüsü uygulandıktan sonra, Sihir Bakanlığı ülkenin çeşitli şehir ve köylerinde küçük büyücü cezaevleri açtı. Fakat bu cezaevleri güvenlik riski oluşturuyordu çünkü; Hapsedilen cadı ve büyücüler sık sık kaçmaya çalışıyordu. İstenmeyen patlamalar, koku ve ışık şovları gizlilik yasasını tehdit ediyordu. Damocles Rowle Sihir Başkanı olduğunda ortam Muggle karşıtı büyücülerle dolmuştu ve Rowle de bu radikallerden birisiydi. Büyücülerin yeraltına girmesini doğru bulmayanların öfkesinden yararlanan bir otoriterdi. Sadist doğası gereği Rowle yeni cezaevinin planlarını bir kenara attı ve Azkaban’ı kullanmakta ısrar etti. Ona göre orada yaşayan Ruh Emiciler bir avantajdı. Ruh Emiciler’in Bakanlığın koruması olarak kullanılabileceğini böylece Bakanlığın masraflarının azalacağını ve sıkıntılarının hafifleyeceğini söyledi. 





















Pek çok büyücünün muhalefetine rağmen Rowle planını uyguladı ve Azkaban’a sabit bir mahkum hilesi yerleştirildi. Mahkumlar oraya yerleştirildi ve bir daha çıkamadı. Pek çoğu oraya yerleştirildikten sonra delirdi ve daha tehlikeli bir hal aldı. Eldritch Diggory Sihir Bakanı olduğunda Azkaban 15 yıldır çalışıyordu. Hiçbir güvenlik ihlali olmamıştı. Yani görünürde hapishane iyi çalışıyordu. Sadece Diggory ziyaret ettiği zaman, hapishanenin hangi şartlarda olduğunun farkına vardı. Mahkumların çoğu delirmişti ve çaresizlikten ölenler için bir mezarlık kurulmuştu. Londra’ya döndüğünde Diggory, Azkaban’ın alternatiflerini keşfetmek ya da en azından Ruh Emicileri gardiyanlıktan kaldırmak için bir komite kurdu. Uzmanlar ona Ruh Emicilerin Azkaban’da kalmasının tek nedeninin sürekli ulaşabildikleri acı ve ıstırap çeken ruhlar olduğunu söyledi. Eğer bundan mahrum kalırlarsa anakaraya hücum etmeleri kaçınılmazdı.

Buna rağmen Diggory Azkaban’da gördüklerinden çok korkmuştu ve etkilenmişti. Alternatifler bulmak için komiteyi sıkıştırıyordu ancak herhangi bir sonuca varamadan ejderha çiçeğine yakalandı ve öldü. O zamandan,  Kingsley Shacklebolt’a kadar hiçbir Sihir Bakanı Azkaban’ı kapatmayı ciddiye almadı. Kalenin içindeki insanlık dışı koşulları görmezden geldiler. Binlerce Ruh Emici tarafından korunan bir binaya girmek oldukça rahatsız edici olduğu için ziyaretler nadirleşti ve Azkaban sihirle büyütülüp genişletilmeye başladı. Hatta çoğu mahkumların kaçamadığını savunarak tutumlarını haklı çıkarmaya çalıştı. Fkat bu rekor yaklaşık üç yüzyıl sonra kırıldı. Ziyaret eden annesiyle yer değiştiren bir mahkum Azkaban’dan  Ruh Emiciler’in gözetiminde kaçmayı başardı. Bu durum daha sonra Sirius Black’in de kaçmasıyla daha profesyonel ve etkileyici kaçışlar olmaya başladı.  

Sonraki yıllarda hapishanenin zayıflığı her ikisi de Ölüm Yiyenleri kaçırmak üzere düzenlenen iki baskının başarılı olmasıyla iyice gün yüzüne çıktı. Bu arada Ruh Emiciler şu ana kadar tadamadıkları özgürlüğü ve olanağı onlara söz veren Lord Voldemort’un tarafına katılmış ve ona bağlılık yemini etmişti. Albus Dumbledore yalnızca Azkaban’daki insanlık dışı muamele için değil aynı zamanda özlerinde kötülük olan bu yaratıkların sadakatlerinin değişebileceğini bildiği için de uzun zamandır Ruh Emicileri’n gardiyanlıktan alınmasını savunuyordu.  Kingsley Shacklebolt altında, Azkaban Ruh Emicilerden temizlendi. Bir hapishane olarak kullanılmaya devam etse de, gardiyanlar şimdi düzenli olarak anakaradan görevlendirilen Seherbazlar. Bu yeni sisteme geçildiğinden bu yana herhangi bir sorun yaşanmadı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karanlık Lord'un hayatı

Kim Olduğunu Bilirsin Sen hepimizin yüreğine korku salan büyük bir büyücüydü. Güç arayışı içinde insanlığını kaybeden bu büyücüden hepimiz nefret ettik. Gelin hep birlikte bir zamanlar çocuk olduğuna inanamadığımız Tom'un hayatına göz atalım. Karanlık büyücü, Lord Voldemort   1928 yılında Little Hangleton'da doğdu. Annesi Salazar Slytherin’nin soyundandır babası ise bir muggle. Babası karısını ve oğlunu terk edince, annesi oğluna muggle babasının adını verdi. Doğumdan kısa süre sonra hayatını kaybeden annesinin ardından Tom Marvolo Riddle bir yetimhanede tıpkı bir muggle gibi büyüdü. Tom Riddle eğitimine   Hogwarts Büyücülük ve Sihirbazlık Okulunda başladı ve Slytherin binasına seçildi. Ancak tatillerde, iğrendiği muggle yetimhanesine dönmek zorundaydı. Kendisini fakir ama çok zeki, yetim ama cesur, sınıf başkanı ve örnek bir öğrenci olarak tanımlardı. Ancak tüm bu güzel özelliklerine rağmen ondan diğer öğretmenleri kadar hoşlanmayan biri vardı: Biçim Değiştirme hocası Alb...

Canavarlar serisi- Anka Kuşu

Anka kuşu birçok mitolojide karşımıza çıkan sihirli bir yaratıktır. Bu kuşlar iyiliğin ve bilgeliğin sembolüdür. Kuşların efendisi olduğu söylenir. Anka kuşu görkemli bir görüntüye sahiptir. Uzun altın kuyruğu ve parlak kırmızı tüyleri vardır. Dağların doruklarında yuva kuran bu kuşlar Mısır, Hindistan ve Çin’de bulunur. Anka kuşu bedeni ölüme yaklaştı ğı zaman yuvasına çekilir ve ölüm zamanı geldiğinde alev alıp küllerinden yavru olarak yeniden doğar. Bu yüzden Anka kuşları neredeyse ölümsüzdür. Hiç kimseyi öldürdüğü duyulmayan bu kuş çok uysaldır ve şifalı bitkilerle beslenir. Sırga gibi Anka Kuşu da istediği zaman yok olabilir. Şarkısı büyülüdür: Temiz kalpli insanların kalbine cesaret, kötü kalplilerin ise korku verdiği söylenir. Ayrıca Anka kuşlarının gözyaşları şifalıdır.    Harry Potter serisinde ise bir Anka ile ilk kez Harry Potter ve Sırlar Odası kitabında karşılaştık. Profesör Dumbledore’un odasına giden Harry, Anka Fawkes’ın yanma ve küllerinden doğma ...

Harry Potter evrenindeki ejderha türleri

Harry Potter ve Ateş Kadehi kitabının kuşkusuz en heyecanlı ve ilgi çekici kısmı ejderha göreviydi. Karşımıza ilk kez çıkan bu büyülü yaratıklar bizi hem ürküttü hem de içimizde büyük bir merak uyandırdı. Seri boyunca birçok farklı türle karşılaştık. Gelin bu ejderhaları hep birlikte daha yakından tanıyalım.